Isparta/Yenişarbademli ilçesine
bağlı olan Gölkonak köyünün eski ismi Muma’dır. Bu ad Türkçe olmadığı
düşünülerek 1960’lı yıllarda kaldırılmıştır.
Gölkonak köyü, tarihi Pisidia
bölgesinde yer almaktadır
Pisidia bölgesi, Eski Taş Çağı’ndan
itibaren ovalarda ve doğal yükseltiler üzerinde sürekli bir yerleşmeye sahne
olmuştur (Özsait, 1985: 149). Gölkonak köyünün yer aldığı Yenişar’da bilinen en
eski yerleşme yeri Beyşehir Gölü kenarındaki Tol’dur. Buradaki yerleşmeler Geç
Yeni Taş Çağı’na kadar gider (Bahar, 2011: 190). Farklı yükseklikteki tepeler üzerinde de Antik
Çağ’dan kalma 10 adet kale kalıntısı bulunmaktadır (Karaca, 2006: 22, 23). Bu kalelerden birinin adı Kaledos ya da Geledos’tur (Erdem, 1935: 254 ; Karaca, 2006: 22). Kaledos, Keltçede “sert/katı
insanlar” anlamına gelen ve klasik kaynaklarda yer ismi olarak da geçen Caletos
ile neredeyse aynıdır. (Falileyev, 2007) Tarihsel gerçekler de Kaledos’un
Helenistik Dönem’de Galatlar/Keltler tarafından kurulmuş olabileceğini
düşündürmektedir. Nitekim III. Makedonya Savaşı’ndan (MÖ 171-168) sonra Doğu’da
güçlü bir krallık istemeyen Roma, kendisine savaşta yeterince destek vermediği
bahanesiyle Bergama Krallığı’na karşı Galatları koruyan bir politika izlemiş ve
Bergama hâkimiyetini Galatların lehine azaltmaya çalışmıştır. Bergama Kralı II.
Attalos’un kral olmadan hemen önce (MÖ c. 160) Ambladalılara yazmış olduğu
mektup, Pisidia’da bulunan bir gümüş sikkedeki Galatların komutanı Solovettius
ile kimliklendirilen Soloetou yazısı ve
yine Pisidia’da ele geçirilen Keltçe isimlerin yer aldığı yazıtlar, Roma'nın
izlediği bu politika sonucunda, Beyşehir Gölü çevresinin Bergamalıların
denetiminden çıkıp Galatların denetimi altına girmiş olabileceğini gösteren
kanıtlardır (Kaya, 2006: 365).
Bölge sakinleri, Büyük İskender’in
ölümünden sonra ortaya çıkan karışıklık ve eşkıyalık nedeniyle, Hellenistik
Devir’de (MÖ 330-30), tarih öncesi devirlerdekinin aksine, yüksek dağlar
üzerinde kurdukları tahkim edilmiş şehirlerinin içine çekilmişlerdir (Özsait,
1985: 149). Bu dönemde Tol’da da yerleşme kesintiye uğramıştır (Bahar, 2011:
190). Ancak eşkıyalık ortadan kaldırılıp barış sağlandıktan sonradır ki
Pisidia’da yeniden ovalık kesimde yerleşme yerleri kurulmuş, sosyal, ticari ve
kültürel hayat canlanmıştır (Özsait, 1985:150). Bu da Roma himayesindeki Galat
kralı Amyntas sayesinde mümkün olmuştur (Lequenne, 1991: 130). MÖ 39’da, Pisidia, Phrygia Paroreios ve Kilikia'nın bir bölümü, Romalı komutan Marcus Antonius
tarafından kral ünvanı ile birlikte Amyntas’a verilmiştir (Kaya, 2011: 128). O
da, önce Pisidia’yı haydutlardan
temizleyerek güvenliği sağlamış, sonra da tarım ve hayvancılık faaliyetlerini
başlatmıştır (Lequenne, 1991: 130). MÖ
25 yılında öldüğünde sahip olduğu ve içinde Yenişar’ın da bulunduğu Galatya
krallığı Roma’ya bağlanmış ve aynı adı taşıyan bir eyalete dönüştürülmüştür (Kaya,
2011: 132).
Muma köyü Yenişar Ovası’nın tam ortasında kurulmuştur. Eskiden kale içinde
olduğunu gösteren bir emare de yoktur. Bu da onun, Pisidia’da huzur
sağlandıktan sonra, yani Amyntas’ın krallığı sırasında ya da Roma Dönemi’nde
kurulmuş olabileceğini akla getirmektedir; ancak
Helenistik Devir’de kurulmuş ve güvenliğinin tüm Yenişar
Ovası’na hâkim konumda bulunan Kaledos Kalesi’ndeki savaşçılar tarafından
sağlanmış olabileceğini de göz ardı etmemek gerekir. Zira Galat soyluları özellikle yüksek tepelerde kurulmuş, sahip oldukları köylere hâkim kalelerde yaşıyorlardı (Maggie, 1950: 454-55). Bu kaleler aynı zamanda köylerde yaşayanlar için de bir sığınma yeri görevi görüyorlardı (Maggie, 1950: 742).
Muma sözcüğü Türkçe olmamakla birlikte Rumca da değildir. Ancak “Muma”nın
Galatların dili Keltçede karşılığı vardır. Çeşitli kaynaklarda ona “yerlilerin
yurdu”, “büyük ananın yeri ya da ülkesi”, “ana”, “bakıcı ya da besleyici anne”
gibi çeşitli anlamlar yüklenmiştir (Demirtaş, 2016). Ayrıca, Muma, aile
adı, yer adı ve tanrıça adı olarak Keltlerin yaşamış olduğu diğer coğrafyalarda
da karşımıza çıkmaktadır (Demirtaş, 2015).
Osmanlı Dönemi’nden kalma Ocak 1664 tarihli bir şeriye mahkemesi belgesi de
Muma’nın Türklerin gelişinden önce kurulduğunu göstermektedir. Belgenin başında şu satırlar yer almaktadır:
Bu günümüz Türkçesine şu şekilde
çevrilebilir:
Yukarıdaki satırlardan Muma'nın yakınında Aşağı Kenise denen bir köyün
olduğu anlaşılmaktadır. “Kenise”
Arapçada “kilise” anlamına geldiğinden, Aşağı Kenise ya da
Aşağı Kilise’nin, o tarihte değilse de –zira 15. ve 16. yüzyıl tahrir
defterlerinde Muma’da hiçbir gayrimüslim gözükmemektedir- geçmişte bir
Hristiyan köyü olduğu açıktır. Yeri de köy mezarlığının bitişiğindeki Taşlıarım
mevkidir. Bugün tarım alanı olan bu mevki Aşağı Mahalle’nin hemen yanı
başındadır. Bu mahallenin orta yerinde halk arasında Tekke denilen etrafı
çevrili küçük bir mezarlık vardır. Bu mezarlık aslında bir zamanlar burada
faaliyet gösteren Şeyh Hacı İbrahim bin Mustafa bin
Süleyman Zâviyesi’nin mezarlığıdır. Bu Zâviye’ye Karamanoğulları Beyliği'nin
kurucusu olan ve 1256-1261 yılları arasında hüküm süren Karaman Bey tarafından
mukarrernâme verildiği Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Kuyud-ı Kadime Arşivi’nde 584 numarada
kayıtlı 1583 tarihli vakıf defterinde yer alan şu ifadelerden
anlaşılmaktadır:
“Vakf-ı zâviye-i Şeyh Hacı İbrahim bin Mustafa bin Süleyman, der
karye-i Muma tâbi-i nâhiye-i Yenişehir min nevâhi-i el-medinetü’s Süleymaniye
el-Eşrefiyye el-ma’rufeti, ber mûceb-i vakıfnâme-i şer’iyye, el-muvarrah
be-tarih-i sene hamse ve sittin ve semanmie ve ber mûceb-i mukarrernâme-i
Karaman Beğ hâkim-i sabık-ı vilâyet-i Karaman ber mûceb-i Defter-i Atîk.” (Erdoğru,
1989: 314).
Bu ifadeler günümüz Türkçesine şu şekilde çevrilebilir:
“Eski Defter gereği Karaman vilayetinin eski hâkimi Karaman Bey’in
mukarrernâmesi gereği ve 865 [miladi 1460] tarihi ile tarihlendirilmiş
şer’iyye vakıfnâmesi gereği, Beyşehir’in nahiyelerinden Yenişehir nahiyesine
bağlı Muma köyünde, Süleyman oğlu Mustafa oğlu Şeyh Hacı İbrahim
Zaviyesi Vakfı.”
Erdoğru
(1994: 98), pek çok köyün ve mahallenin zâviyeler etrafında geliştiğini
söylemektedir. Bunun Muma için de geçerli olduğu, Türklerin Yenişar’a yerleşmeye
başladığı bir zamanda kurulan Hacı İbrahim Zâviyesi’nin etrafında göçerlerin
yerleşmesiyle, kadim Muma’nın yanında yeni bir köy oluştuğu anlaşılmaktadır.
Geçmişte Muma’ya “Çatal Muma” denmesi de, onun bu şekilde yan yana iki yerleşmeden oluşmuş olmasından dolayı olmalıdır.
Zâviyelerin
iki temel amacı vardır. Bunlardan biri, İslam dinini öğretmek ve yaymak; diğeri
ise kendi bölgelerinden gelip geçenlere her türlü yardımı sağlamaktır (Erdoğru,
1994: 97). Hacı İbrahim Zâviyesi’nin, Türklerin bölgeye yerleşmelerinden önce de
var olan kadim Muma’nın hemen yanı başında kurulmuş olması, amacın, sadece
Müslümanlara dinlerini öğretmekle sınırlı olmadığını, fakat aynı zamanda onu
gayrimüslimlere de öğretmek ve yörenin İslamlaşmasını sağlamak olduğunu
göstermektedir. Nitekim 15. ve 16. yüzyıl tahrir defterlerinde Muma’da hiçbir
gayrimüslim kaydına rastlanmamaktadır. Zaten 16. yüzyılın ilk yarısından
itibaren bölgenin Türkleşmiş ve İslamlaşmış olması nedeniyle, Orta Anadolu
zâviyelerinin önemi azalmış ve bazı zâviye binaları harabe halini almıştır (Erdoğru, 1994: 99).
Muma’nın içinde bulunduğu Beyşehir
bölgesi Selçuklular, Karamanoğulları ve Eşrefoğullarından sonra
Hamitoğullarının eline geçmiştir (Erdoğru, 2006: 39). Bölge, Hamitoğlu Hüseyin Bey tarafından
Akşehir, Yalvaç, Beyşehir, Seydişehir ve Şarkikaraağaç’ın 80.000 altına I.
Murat’a satılmasıyla 1381’de Osmanlıların olmuştur. Osmanlılarla
Karamanoğulları arasındaki mücadelede sık sık el değiştiren Beyşehir, Fatih
Sultan Mehmet tarafından 1466’da kesin olarak Osmanlı topraklarına katılmış ve
Karaman eyaletinin bir sancağı haline getirilmiştir.
Muma ile ilgili ilk yazılı belgeler Osmanlı Dönemi’ne aittir. Yörenin Osmanlı egemenliğine katılmasından hemen sonra yapılan ilk sayımı içeren ve Mehmet Akif Erdoğru tarafından 1466 Tarihli Akşehir Mufassal Defteri
adıyla 2015 yılında yayımlanan Tahrir Defteri’nde (MM 241) yer alan Muma’ya ilişkin bilgiler defterin günümüze tam
olarak ulaşmaması nedeniyle çok eksiktir. II. Bayezid Dönemi’ne ait olan ve Erdoğru (2006: 24) tarafından 1507'ye tarihlendirilen 40 no.lu Tahrir Defteri'nde (TT 40) Muma
sakinlerinden Hacı İbrahim oğlu Abdi’nin Ebu Eyyub soyundan geldiği ve öşürden
başka vergilerden muaf olduğu belirtilmiştir (Konyalı, 1991: 145). Bu tarihte
Muma’daki yetişkin erkek nüfusu 73, hane sayısı 57’dir2 (Erdoğru,
2006: 365). 1524 yılına gelindiğinde bu sayılar sırasıyla 101 ve 70’e
ulaşmıştır (Erdoğru, 2006: 365).
1583 yılında III. Murad tarafından
hazırlattırılan Beyşehir Sancağı İcmal Defteri’ne göre sancaktaki 270 timardan
14’ü Muma’nın bağlı olduğu Yenişehir nahiyesinde bulunuyordu. Bu 14 timarın
toplam geliri 50330 akçeydi. Köyler arasında timar sayısı ve geliri açısından,
toplam 12000 akçe geliri olan 3 timara sahip Muma başta geliyordu. Timar
geliri olarak onu sırasıyla Şehirköy, Kurucaova, Yenice, Bademli, İsrailler ve
Malanda izliyordu. Hoyran ve Kürdler’de ise o sırada timar yoktu.
Mehmet Akif Erdoğru tarafından Beyşehir
Sancağının 1584 Tarihli Nüfus Sayımı adı altında yayımlanan Defter-i
Mufassal-ı Livâ-i Beyşehir (KK 137) adlı defter Muma hakkında
nispeten daha ayrıntılı bilgiler içermektedir. Bu defterde, köyde oturan
188 yetişkin erkeğin vergi statüleri ile birlikte adları yazılıdır (Erdoğru,
2004: 213-215). Yetişkin erkek sayısından hareketle, Muma’nın o tarihteki hane
sayısı 113, toplam nüfusu 565 olarak tarafımızca tahmin edilmiştir (Demirtaş,
2017). Hasıl yani vergi geliri, kalemler üzerinden ve toplam olarak
gösterilmiş olup köyden alınacak toplam vergi 13000 akçedir. Bunlardan başka,
Hacı İbrahim Zâviyesi (Tekkesi) ile Ebu Eyyub El-Ensarî soyundan geldikleri
resmen kabul edilen 8 yetişkin erkeğin adları defterde kayıtlıdır.
1844 tarihli Temettuat Defteri’ne göre Muma’da 41 hane reisi vardır. Bunlardan
32’si çiftçi, 2’si hizmetkâr, 1’i imam, 2’si yaşlı ve engelli, 2’si askerde,
2’sinin de mesleği bilinmiyor (Muşmal, 2005: 366, 372, 373). Köyde sanayi ve
ticaretle uğraşan kimse yoktur (Muşmal, 2005: 368 ). İşlenen toplam tarım
arazisi 377,5 dönümdür (Muşmal, 2005: 381). Hane başına gelir 621,63 kuruş,
köyün toplam geliri ise 25487 kuruştur (Muşmal, 2005: 378 ). Bu rakamlar, hem
nüfusun hem de işlenen arazinin 16. yüzyıla göre çok büyük miktarda azaldığını
göstermektedir.
Muma, Yenişar’daki en eski köy
olması nedeniyle başlangıçta geniş bir araziye sahipti. Yeni köylerin
kurulmasıyla bu arazi küçüldü. Nitekim Veli Karaca’nın Belgelerle Yenişar adlı kitabında sunduğu belgelerden, Muma ile
özellikle Kurucaova ve Hoyran köyleri arasında yüzyıllara yayılan arazi anlaşmazlıklarının
olduğu, bu son iki köyün, arazilerini Muma aleyhine genişlettikleri
anlaşılmaktadır.
Muma köyünün Osmanlıdan günümüze
kadar içinde yer aldığı idari yapı da yine Karaca’nın sunduğu belgelere ve
yaptığı yorumlara dayanılarak aşağıdaki şekilde özetlenebilir: Muma’nın bağlı olduğu Yenişehir nahiyesi
1609-1698 arasında Kaşaklı kazasına bağlıdır (Karaca, 2006: 63). Daha sonra
Beyşehir kazasına bağlanmıştır. 1766 yılında Yenişehir nahiyesi kaldırılmış,
yöreye Yenişar denmeye başlanmıştır (Karaca, 2006: 67). Beyşehir’e bağlı
Yenişar köylerinin adaletle ilgili işlerine Kaşaklı kadısı bakmıştır (Karaca,
2006: 67).
Alaaddin Keykubat zamanında kurulan
Şarköy ya da Şehirköy’ün sakinleri sonradan kurulan Bademli, Kurucaova, Yenice
ve Hoyran köylerine peyder pey göçmüş, 1766’da burada sadece 5 hane kalmış,
bunların da 4’ü Hoyran’a 1’i de Muma köyüne taşınınca Şehirköy tamamen ortadan
kalkmıştır (Karaca, 2006: 68).
Yenişar, 1819-1868 yılları
arasındaki belgelerde Konya sancağına bağlı bir kaza olarak geçmektedir.
(Karaca, 2006: 78) Kaza merkezi başlangıçta Hoyran, daha sonra Bademli olup
1847’de Bademli’de kadılık da kurulmuştur (Karaca, 2006: 70-72).
1868’de Yenişar’ın kazalığı
kaldırılarak tekrar nahiye yapılmıştır (Karaca, 2006: 76). 1872’de Bademli ile Hoyran
arasında çıkan bir arazi anlaşmazlığı yüzünden Bademli, Yenice, Muma ve
Kürdler, Şarkikaraağaç’a bağlanmışlardır (Karaca, 2006: 77). Bunlar 1874’e kadar Yenişar nahiyesi içinde kalmışlar, bilahare ayrı ayrı köyler haline gelmişlerdir (Karaca, 2006:
77, 78).
1920’de Yenişar tekrar Beyşehir’e
bağlı bir nahiye olmuştur. Isparta’nın vilayet olup Şarkikaraağaç’ın oraya
geçmesiyle birlikte Bademli, Kürdler, Yenice ve Muma dilekçe vererek, yedi ay
Beyşehir yönetiminde kaldıktan sonra, tekrar Şarkikaraağaç’a
bağlanmışlardır (Karaca, 2006: 100).
20 Mayıs 1990’da Yenişarbademli ilçe
yapılmış ve Gölkonak köyü de oraya bağlanmıştır (Karaca, 2006: 101). Bugün bu ilçenin tek köyü Gölkonak’tır.
Mehmet Demirtaş
Ankara, Temmuz
2016
(6 Ekim 2017
tarihinde yeniden gözden geçirilmiştir)
1 Merhum Veli
Karaca 2006’da yayımladığı Belgelerle Yenişar adlı kitabına Muma’da bulunan 1664 tarihli şeriye
mahkemesi belgesinin (hüccet) özetini koymuştur (Sayfa 58). Bu kitap
basıldıktan üç yıl sonra, 2009 yılında, oğlu Mümtaz Karaca, babasından kalan
elindeki belgeleri bir öğrencisi vasıtasıyla tanıdığı Osmanlı Arşiv Uzmanı
Mustafa Mert’e gönderip okutmuş ve onları henüz yayımlanmamış olan 1637-2010 Günümüze kadar Yenişar Bademli İlçesi ve Belgeleri-
Transkripsiyon ve Özetleri adını verdiği bir kitapçıkta toplamıştır. Bu
alıntının yapıldığı transkripsiyonun kaynağı o kitapçıktır.
2 İ.
H. Konyalı (1991: 125, 145), Âbideleri ve
Kitâbeleriyle Beyşehir Tarihi adlı kitabında 40 no.lu Tahrir Defteri’nin
II. Bayezid Dönemi’ne ait, fakat tarihsiz olduğunu belirterek deftere göre
Muma’nın nefer (yetişkin erkek) sayısını 69, hane sayısını 60 olarak
vermektedir. Bunlar, Erdoğru’nun (2006: 24, 365) bizzat 1507’ye tarihlendirdiği
aynı deftere dayanarak verdiği sayılarla -73 nefer, 57 hane- uyuşmamaktadır.
KAYNAKLAR
Bahar, Hasan. “Beyşehir
Çevresinin Erken Tarihi”. Meydan,
A. (Ed.). Bilim ve Doğa ile Başbaşa 12
Gün-Beyşehir Doğa Eğitimi içinde. Ankara: Maya
Akademi Yayınevi, 2011, 159-190.
Erdem, Tahir.
“Yenişar II”. Ün - Isparta Halkevi
Mecmuası 2/18 (1935), 254-256.
Erdoğru, Mehmet
Akif. Beyşehir Sancağı İcmal Defteri.
Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1988.
Erdoğru, Mehmet
Akif. XV. ve XVI. Yüzyıllarda Beyşehir Sancağı (1466-
1584). Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ankara, 1989.
Erdoğru, Mehmet
Akif. “Karaman Vilâyeti Zâviyeleri’’. Tarih İncelemeleri Dergisi IX
(1994), 89-158.
Erdoğru, Mehmet Akif. Beyşehir Sancağının 1584 Tarihli Nüfus Sayımı (Beyşehir-Seydişehir-Bozkır). İzmir: Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, 2004.
Erdoğru, Mehmet Akif. Beyşehir Sancağının 1584 Tarihli Nüfus Sayımı (Beyşehir-Seydişehir-Bozkır). İzmir: Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, 2004.
Erdoğru, Mehmet
Akif. Osmanlı Yönetiminde Beyşehir Sancağı (1522-1584). İstanbul:
IQ Kültür Sanat
Yayıncılık,
2006.
Erdoğru, M. Akif. 1466 Tarihli Akşehir Mufassal Defteri (Metin ve İnceleme). Ankara:
Türk Tarih Kurumu, 2015.
Demirtaş, Mehmet.
“1584 Tarihli Nüfus Sayımı Verilerine Göre Muma Köyü”, 2017. http://mehmet-demirtas-2.blogspot.com.tr/2017/10/1584-tarihli-nufussayimi-verilerine_2.htmlDemirtaş, Mehmet. “Muma Adı Üzerine Bir Araştırma II: Yeni Bulgular”, 2016. http://mehmet-demirtas-2.blogspot.com.tr/2016/04/muma-adi-uzerine-bir-arastirma-ii-yeni.html
Demirtaş, Mehmet. “Muma Adı Üzerine
Bir Araştırma”, 2015. http://mehmet-demirtas-2.blogspot.com.tr/2015/04/muma-adi-uzerine-bir-arastirma.html
Falileyev, Alexander. “Caletes.”
Dictionary of Continental Celtic Place-names . Aberystwyth University, 2007. http://dlx.bookzz.org/userbooks/1/dfbb5244018d59c13c7deaa059d66643/_as/[Falileyev,_Alexander]_Dictionary_of_Continental_C(BookZZ.org).pdf
Karaca,
Veli. Belgelerle Yenişar. Isparta: Kardelen Sanat Yayınları, 2006.
Kaya, Mehmet Ali. Anadolu’da
Galatlar ve Galatya Tarihi. Konya: Çizgi Kitabevi, 2011.
Kaya, M. Ali.
“Roma İmparatorluk Döneminde Beyşehir Gölü Çevresi”. I. Uluslararası Beyşehir ve Yöresi Sempozyumu, Bildiriler Kitabı,
11–13 Mayıs 2006, Konya, s. 365-370.
Konyalı, İ. Hakkı.
Âbideleri ve Kitâbeleriyle Beyşehir Tarihi. Erzurum: A. Ü. Fen-Edebiyat
Fakültesi Yayını, 1991.
Lequenne, Fernand.
Galatlar. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1991.
Magie, D. Roman Rule in Asia Minor to the End of the Third Century After Christ. Cilt 1, 2. Princeton: Princeton University Press, 1950.
Magie, D. Roman Rule in Asia Minor to the End of the Third Century After Christ. Cilt 1, 2. Princeton: Princeton University Press, 1950.
Muşmal, Hüseyin. XIX. Yüzyılın İlk Yarısında Beyşehir ve
Çevresinin Sosyal ve Ekonomik Yapısı (1790-1864). Yayımlanmamış Doktora
Tezi. Konya: Selçuk Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, 2005.
Özsait, Mehmet. Hellenistik
ve Roma Devrinde Pisidya Tarihi. İstanbul: Edebiyat Fakültesi Basımevi,
1985.