30 Nisan 2015 Perşembe

PROF. A. S. HALL’IN HOYRAN (GÖLYAKA) OKUL BAHÇESİNDE GÖRDÜĞÜ TARİHİ ESERLER


            Prof. A. S. Hall, 1968’de yayınladığı, özellikle doğu Pisidia bölgesinde bulunmuş eski yazıtları konu alan “Notes and Inscriptions from Eastern Pisidia”1 adlı makalesini yazmadan önce 1957, 1958 ve 1961 yıllarında olmak üzere üç kez doğu Pisidia bölgesini ziyaret etmiştir. Gezileri sırasında, diğer yerler yanında, Üskelles (Üstünler), Manastır (Üzümlü), Muharremkolu (Kayabaşı), Çetmi (Akçabelen), Zekerya (Taşlıpınar), Huğlu, Kaşaklı (Yeşildağ), Dumanlı ve Hoyran (Gölyaka) köylerinde de incelemeler yapmıştır. Beyşehir Gölü’nün güney ve güney batısında bulunan bu yerlerde rastladığı yaygın yerleşim yeri kalıntıları, Prof. Hall’a göre, antik çağda buralarda büyük bir nüfusun yaşadığını göstermektedir. Yine ona göre, bu yöredeki eski yerleşim yeri kalıntılarının sıklığına karşılık, yazıtlar, ne yazık ki şaşırtıcı biçimde azdır. Bunların da çoğu Üskelles’te bulunmuştur.2  
            Makalenin Hoyran (Gölyaka) köyündeki eserlere ilişkin olan kısmının olabildiğince aslına sadık kalarak yaptığım çevirisi aşağıdadır.
            “Dumanlı’da yol kuzeye döner ve 30 km sonra Beyşehir Gölü’nün batı yakasındaki küçük bir ovaya iner. Buradaki en önemli kalıntılar Selçuklu sultanı Alaaddin Keykubad’ın yazlık sarayının kalıntılarıdır. Sarayla birlikte bir liman ve kent de vardı ancak şimdi görünürde yalnızca yıkıntılar var. “Saray” civarından getirildiği söylenen birkaç yazıt, yaklaşık 5 km güneyde bulunan Hoyran köyündeki ilkokulun bahçesinde toplanmıştır. Hoyran’dan iki yazısız eser (aşağıdaki 17 numaya benzeyen) daha önce ‘Denkmäler’ de (sayfa 40, resim 32 ve 33) yayınlanmıştır.
            17. Hoyran, okul bahçesinde, üst, alt ve sol tarafı kırık kireçtaşı kütlesi. Ön yüzde üç figür, yüzleri tahrip olmuş iki erkek ve bir kadın (soldan sağa).  Yontu kaba ve figürler tam orantılı değil. Yazıtın bir kısmı üstte ve figürlerin arasında, kalanı aşağıda. Taş kütlesinin ve figürlerin boyu 0,80 m, eni 1,07 m, kalınlığı 0,32 m. Harfler 3,5 cm. Bk. resim (a) [resim yalnızca erkek figürleri içeriyor].

         üstte kırılmış

 
            Muhtemelen oğul, anne ve babadan oluşan bir aile mezar taşı. Birinci isim, babanınki, hemen hemen kesin olarak “Gaius”. Annenin ismi kayıp.
            18. Hoyran, aynı yerde, süslü yuvarlak bir nesnenin ya da büyük bir mezar taşının parçası. Yazıyı taşıyan kavisli kabartma çerçeveye göre dışta kalan kısımda yaprak desenler, içte kalan kısımda sağ yanı kırık, kulplu, kabartma büyük bir vazonun parçası var. Her yanı kırık olan parçanın boyu 0,41 m, eni 0,48 m, kalınlığı 0,22 m. Harfler 2,75 cm, kavisli çerçevenin uzunluğu 0,22 m, genişliği 7 cm. Bu çerçevenin uzunluğu gerçekte en azından 80 cm olmuş olmalı. Bk. resim (b).


  
            Kırılmış olan son harf sigma olamaz. Şayet içinde bir de alfa yoksa başlangıçtaki
kısaltma 
 olarak yorumlanabilir. Muhtemelen o burada ya   ’ı ya da  yi temsil ediyor.  Her şeye rağmen, parçanın üstün niteliği önemli bir kişinin mezarını akla getiriyor.
            Aynı yerdeki kaliteli kireçtaşından yapılmış diğer önemli bir mezar taşında kenarlıklı çukur bir panelde kabartma olarak üç figür –erkek, kadın, erkek- var.  Alttaki yazı okunamayacak durumda. İki erkek önlerinde,  sağ elleriyle V şeklinde ayrılmış iki uzun bitki yaprağı tutmakta.  Kadının elleri birbiri üzerine kavuşturulmuş.  Taşın boyu 0,88 m (üstte kırık), eni 0,43 m (solda hafif kırık), kalınlığı 0,30 m. Figürlerin boyu 0,39 m, kaidenin eni 0,43 m. Bk. resim (c).



            Bu eserler ve burada gösterilmeyen diğerleri erken Hristiyanlık dönemi‘ne [MS 325’deki İznik Konsili’nden önceki dönem] ait bir kiliseden ve onun mezarlığından gelmiş görünüyor. Bu kilise civardaki herhangi bir yerde ya da gölün açıklarındaki adalardan birinde olmuş olabilir.” 3

1. A. S. Hall, “Notes and Inscriptions from Eastern Pisidia”, Anatolien Studies 18 (1968), 57-92.
2. Hall, a.g.e., s. 70.
3. Hall, a.g.e., s. 74-75. Daha önce Facebook'ta yayınladığım bu yazıya yaptığı yorumda Hoyran köyünden öğretmen Uğur Kara bu eserlerin 1930'lu yıllarda Beyşehir Gölü'nün çekilmesi sonucunda Mındıras civarında ortaya çıkan tarihi kalıntılar arasından Hoyran köylüleri tarafından getirilip okul bahçesine konulduklarını, ancak şimdi kayıp olduklarını ifade etmiştir.

Mehmet Demirtaş
Ankara, 2014



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder