Doğum
yerim olan Gölkonak köyünün eski adı Muma’nın nereden geldiğiyle ilgili bir
araştırma yapmış ve internetteki blogumda yayınlamıştım (Demirtaş, 2015). Ancak
daha sonra konuyla ilgili okumalarım sırasında yeni bulgulara ulaştım. Bu
yazımda onları açıklayacağım.
İrlanda’daki
Munster eyaletine, eskiden Muma, Mumha, Mumu, Muinhneach, Mumhain ve Mumhan
gibi benzer adlar verildiğini daha önceki yazımda (Demirtaş, 2015)
belirtmiştim.
Peki,
bu isimler nereden gelmektedir?
Bir
görüşe göre, Munster’ın yer aldığı “Güney
İrlanda’nın eski sakinlerinin kökeni, Britanya’nın güney kıyılarında oturan
eski Silures kavmine dayanıyordu. Bunlar Belçika inancından [Baal’a, yani
güneşe tapan] olmakla birlikte öncelikli olarak Maman ya da büyük anaya tapıyorlar ve bundan dolayı kendilerine Momonii [büyük ananın çocukları] diyorlardı.
Irlanda’ya geldikleri zaman da yerleştikleri bölgeye büyük ananın ülkesi
anlamına gelen Moma ya da Mumhan adını verdiler.” (Beauford, 1786 : 398).
Bir
başka görüşe göre ise, İrlanda’nın bu bölgesi (Munster), milattan yaklaşık üç yüz elli yıl önce Britanya'dan Bolgae kabilelerinin gelişi üzerine Heremonia’daki
(şimdiki Leinfer) yerlerinden ayrılan Nemethae
halkı tarafından iskan edildiği için, Mumhan
ya da yerliler ülkesi, sakinleri de Mumhanii ya da Momonii, yani yerliler
ülkesinin sakinleri olarak adlandırılmıştır (Beauford, 1786: 397).
Eski bir İrlanda metni olan Cóir anmann’da da
Muma ile ilgili olarak şöyle denmektedir:
“(…) Muma, yani refahı (ana)
İrlanda’nın diğer bütün eyaletlerininkinden daha fazla (mó); zira
adı Ana olan ve Luachair Dağı üstündeki Ana’nın İki Memesi adlı tepelere adını
veren refah tanrıçasına orada [Munster] tapınılıyordu.” (Hily, 2007: 125).
Lúachair Dağı bugünkü Kerry
ilçesinde bulunan Slieve Lougher’dır.
Croghan’da, Elphin ve Abbey-Boyle arasında, Muma ya da
Moma adını taşıyan bir de mağara mevcuttur. “Muma ya da Moma eski Keltçe Mam moii’den
gelmekte olup büyük ananın yeri ya da tapınağı demektir. Söz konusu
mağara, tanrıça Aonach’a adanmış olan kutsal bir mekândı. Druidler burada ayin
düzenliyorlar ve Bolgae reisleri gerekli hallerde burada toplanarak ölmüş
kahramanlarının ruhlarından yardım istiyorlardı.” (Pictet,
1824: 31; Beauford, 1786 : 397).
Aonach, tanrıça
Anu’nun [Ana] adlarından sadece biridir.
Bu tanrıça Eire,
Eiriu, Eireann, Eirinn, Nanu, Anann,
Nannan, Ith, Iath, Anith, Eadna, Eoghna, Tlachgo, Tlacht, Momo, Mumham, Ama,
Ops ve Sibhol olarak da
adlandırılmıştır (Pictet, 1824: 17). “Eski bir İrlandaca sözlükçede Anu, Nanu ve Nanann’ın tanrıların anası olduğu söylenmektedir. Ona verilen ve
hepsi de ana anlamına gelen Momo, Mumhan,
Mamman, Nang ve Ama gibi bazı
isimler bunu doğrulamaktadır.” (Pictet, 1824: 18).
“İrlanda gelenekleri; Fenike, Mısır, Yunan
Adaları, Yunanistan, Etrürya’da yaygın olan; Hindistan’a kadar izlerine
rastlanan ve eski yazarlarca Keltlerde ve Britanya Adaları’nda varlığı kabul
edilen antik Kabir kültüne özellikle bağlıdır.” (Pictet, 1824: 124). Kabir
kültünde, ana tanrıça etrafında
toplanmış tanrıların, belli bir silsile içinde birbirlerine bağlı bir kuvvetler
sistemi, bir birlik oluşturdukları görülür. Bu tanrıların kimlik ve
nitelikleri, isimlerini anmak yasak olduğundan, daha çok sır olarak kalmıştır.
Antik kaynaklarda bunlar Kabir olarak adlandırılmışlardır. H. Balıkçısı (1998 : 136), Kabirlerin anayurdunun
Anadolu’da Frigya olduğunu, bunlara Kuzeybatı Anadolu’da ve o kıyılara yakın
adalarda, özellikle Limni ve Semendirek (Semadirek) adalarında tapınıldığını,
buradan Yunanistan’a geçtiğini ileri sürmüştür. Ancak, Villanueva (1833 :
264), Kabir kültünün, sadece
Semendirek’e değil; İspanya, Britanya ve İrlanda gibi koloni kurdukları
her yere Fenikeliler tarafından götürüldüğünü ileri sürmüştür.
Özetle, Anu, tanrıların anasıdır. Bu
ana karakteri, birçok sözlükçede belirtildiği gibi, besleyici bir işlev
içermektedir (Hily, 2007: 124). Ayrıca, onun, İrlanda’nın
koruyucu tanrıçası olarak kabul edildiği anlaşılmaktadır. Zira bu adanın eski
isimleri arasında Nannu Adası da
bulunmaktadır. Ayrıca adadaki birçok yer ona adanmış ve onun adıyla anılmıştır.
Dublin ve Drogheda arasındaki Nany-water,
Munster ve yukarıda anılan, Elphin ve Abbey-Boyle arasındaki mağara gibi (Pictet,
1824: 31).
Muma
adı üzerine daha önce yaptığım araştırmada (Demirtaş, 2015) tanrıça Muman’ın
başına eklenen Mór sıfatının en eski yer tanrıçalarını belirtmek için
kullanıldığını, o nedenle tapınımının çok eskilere dayandığını, MÖ 5. yüzyılda İrlanda’nın güneyini istila
etmeden önce, henüz Gallia Belgica’dayken de Érainn halkının bir tanrıçası olduğunun
düşünülebileceğini söylemiştim. Nitekim bu düşüncemi destekleyen bir bulguya
ulaştım.
Ege’nin
dışında, Avrupa’nın en erken yazılı belgelerinden bazıları şimdiki güney
Portekiz ve güneybatı İspanya’da bulunmuşlardır. 98 örnekten oluşan bu
külliyata güneybatı (SW) yazıtları denmektedir. Tartessian dilinde yazılmış olan
bu yazıtları inceleyen John T. Koch, bunların bilinen Kelt dillerine çok
benzediğini, MÖ 750-450 yıllarına ait 85 Tartessian yazıtın eski bir Kelt
dilinde yazılmış tam ifadeler olarak okunabildiklerini, bundan dolayı Tartessian
dilinin bilinen ilk Kelt dili olarak Kelt dilleri listesine eklenmesi
gerektiğini ifade etmiştir (Koch, 2012:
78; Koch, 2013: 277, arka kapak).
Yukarıda
anılan yazıtlardan bizi özellikle ilgilendiren, Güney Portekiz’deki Abóboda’da
yapılan kazıda elde edilen bir mezar taşı üzerindeki yazıttır. Mezar taşı
üzerinde yazıttan başka bir de savaşçı kabartması yer almaktadır. (Şekil 1)
Şekil 1: Abóboda/Güney
Portekiz’de bulunan mezar taşı (Koch, 2012: 84)
Koch
( 2012: 84) bu yazıtı şu şekilde yorumlamıştır:
'Celle qui est nourrice à
l'ailé (celle qui alimente l'oiseau du champs de bataille et le guerrier armé
[v. l'image]) a emporté le héros et Alkos, ces hommes (qui) sont ici liés',
cést a dire: ' La déesse de la guerre a emporté Alkos; cet homme (deux fois
identifié) repose ici maintenant.' (Koch, 2012: 84).
‘O
ki kanatlının bakıcı annesidir (o ki savaş alanı kuşunu ve silahlı savaşçıyı
besleyendir [bak. Şekil 1]), kahramanı ve Alkos’u, şimdi burada yatan bu
insanları alıp götürdü,’ yani, ‘Savaş tanrıçası, Alkos’un canını aldı; bu adam
(kahraman ve Alkos aynı kişi) şimdi burada yatıyor.’ (Koch, 2012: 84).
Bu
yorumda Muma’nın karşılığı “bakıcı anne” ve “savaş tanrıçası” olarak
verilmiştir. Bakma, besleme ve korumanın bir ana tanrıçanın işlevleri arasında
olması anlaşılabilir bir şeydir. Aynı zamanda savaş tanrıçası olması ise onun Fenike
kökenine işaret ediyor gibidir. Lequenne (1991: 69), Fenikelilerin kurduğu Kartaca’nın
ana tanrıçasından “en kötü büyüleri, en aşırı azgınlıkları bilen, cinsel aşkın,
ölümün, savaşın tanrıçası, Baal’in yardımcısı” olarak söz etmektedir.
Dolayısıyla, yorumda geçen Muma aynı zamanda savaş tanrıçası da olan bir ana
tanrıçayı çağrıştırmaktadır.
Buraya
kadar anlatılanlardan Muma’ya “yerlilerin yurdu”, “büyük ananın yeri ya da ülkesi”,
“bakıcı ya da besleyici anne” gibi anlamlar yüklendiğini öğrendik. Onun,
eskiden Keltlerin yaşadığı coğrafyada aile adı, yer adı ve tanrıça adı olarak
kullanıldığını da biliyoruz (Demirtaş, 2015). Bugün de Fransa’nın
kuzeybatısındaki Kelt kökenlilerin yaşadığı Bretanya’da, Ille-et-Vilaine
iline bağlı Bain kantonunda konuşulan Pléchâtel Ağzı’nda muma ya da moma
çocukların anne anlamında kullandıkları sözcüklerdir (Dottin ve Langouët, 1901: CVI).
Kelt
coğrafyasında Muma adına sık rastlanması ve bu adın Keltçe açıklanabilir
olması, Yenişar’daki Muma köyünün Keltlerle, yani MÖ
3. yüzyılda Avrupa’dan Anadolu’ya göç eden Kelt kökenli Galatlarla bir
ilişkisinin olabileceğini akla getirmektedir. Şimdi bu olasılığı destekleyen
tarihi gerçeklere kısaca değinelim.
Galatlar
Anadolu’ya geçtikten sonra hemen bir yere yerleşmediler. Kimine göre 10 yıl, kimine
göre 40 yıl boyunca Anadolu’yu yağmaladılar. Hatta MÖ 189 yılında Romalılara
yenilinceye kadar yaklaşık bir yüzyıl boyunca gerek yağma amacıyla gerekse
çeşitli krallıkların hizmetinde paralı asker olarak Anadolu’da at koşturdular. MÖ
188 yılında imzalanan Apameia (Dinar) Barış Antlaşması ile Bergama krallığına
bağımlı hale getirildikten sonra bile zaman zaman ona karşı başkaldırdılar. MÖ
169-166 arasında meydana gelen başkaldırılarında, Pisidia’daki Amblada kentine kadar ülkelerinin güneybatı ve batısındaki çok geniş bir alanda dehşet saçtılar (Kaya, 2011: 94).
Apameia Barışı
ile Bergama’ya bırakılan Amblada, Seydişehir ilçesi, Kızılca köyündeki Asar
Dağı’nda bulunuyordu. Buranın Muma köyünün bulunduğu Yenişar’a uzaklığı sadece
50 km civarındadır. O nedenle Galatların Yenişar’ı yakından tanımış olmaları ve
koşullarının uygunluğu nedeniyle daha o zamanlar bazı kabilelerin orayı yurt
olarak seçmiş bulunmaları oldukça mümkündür. Ama bu açıdan daha büyük bir
fırsat, MÖ 39’da Pisidia, Phrygia Paroreios ve Kilikia’nın bir kesiminin
“kral” unvanı ile birlikte Roma tarafından Galat aristokrat Amyntas’a verilmesiyle
ortaya çıkmıştır (Kaya 2011: 128). Amyntas kendisine verilen bu toprakları daha
da genişletmiş ve MÖ 37’de Galatia kralı olduğunda, bu krallık, Galatia dışında
Lykaonia, Phrygia, Isauria, Pisidia ve Pamphylia’nın bir kısmını kapsar hale
gelmiştir. Yenişar da Galatia krallığının içinde kalmıştır. Dolayısıyla, şayet
Galatlar Yenişar’a Anadolu’da rahatça at oynattıkları daha önceki dönemlerde
işgal yoluyla yerleşmemişlerse Amyntas’ın krallığı sırasında ve hatta MÖ 25
yılında krallığın Roma’ya bağlanıp bir eyalete dönüştürülmesinden sonra da
oraya yerleşmiş olabilirler.
Galatlar Yenişar’a
henüz Pisidia’da eşkiyalığın hakim olduğu dönemlerde yerleşmişlerse bunun tepelerde
kale yerleşmeler şeklinde olması gerekir. Nitekim Yenişar'da farklı
yükseklikteki tepeler üzerinde 10 adet kale kalıntısı bulunmaktadır. Bunlardan
biri de Kaledos ya da Geledos’tur (Karaca, 2006: 22). Kaledos,
Keltçe Caletos ile neredeyse aynıdır. Caletos, hem
bir Kelt tanrısının (Anwyl, 1906: 39) hem de bir Kelt kabilesinin (“Caletes.”)
adıdır. Ön-Kelt dilinde kalet- ‘sert, inatçı’ demekti (Koch, John T.
2006: 333). O halde Caletos, ‘sert/inatçı insanlar’ anlamına
gelmektedir. Antik Çağ yazarlarının eserlerinde Caleti, Caletes, Galetos,
Galletos ve Kaletous olarak da geçen bu ad (Falileyev, 2007),
kalenin adıyla hemen hemen aynıdır. Dolayısıyla, Kaledos Kalesi’nin, adını, geçmişte
oraya yerleşmiş olan Keltler ya da Galatlar’dan almış olduğu pekâlâ söylenebilir.
Muma köyüne
gelince, o tepelerde değil, ovada kurulmuştur. Herhangi bir biçimde tahkim
edilmiş de değildir. Bu onun kurulduğu dönemde eşkıyalığın bittiğini ve güvenin
sağlandığını gösterir. Bu da ancak Amyntas’ın krallığı sırasında ve Roma
Dönemi’nde mümkün olabilmiştir. Amyntas, bütün
Pisidia ve Kilikia Toroslarını haydutlardan temizleyerek ve buralarda Roma
adına güvenliği sağlayarak büyük bir ün kazanmıştır. Lequenne’nin (1991: 129) ifade ettiği
gibi “bu dağlar geçilmez barınaklarla doluydu. Bunların arasında
bereketli topraklar, ormanlar, sular vardı. Amyntas buraları bir bir ele
geçirdi. Buralarda Homonadların arasında 20000 savaşçı yaşıyor ve toprağı
işliyorlardı.” Amyntas yalnızca iyi bir asker değil, aynı zamanda
iyi bir tarımcı idi. Yol güvenliğinde olduğu kadar tarım ve hayvancılıkta
da çok önemli gelişmeler sağladı. Lycaonia’da kendine ait üç yüz koyun sürüsü
vardı. Kentler; hayvancılık, dericilik, peynircilik ve keçi kılından çadır
yapımı sayesinde gitgide zenginleşiyorlardı (Lequenne, 1991: 129, 130). Güvenliğin artması ve tarımın gelişmesi sayesinde dağların tepesindeki
yerleşmelere ve kalelere ihtiyaç kalmadı, dolayısıyla bunların çoğu terkedildi (Roller, 2013 : 391).
Muma’nın
ilk sakinleri, daha önce yüksek tepelerdeki kalelere yerleşmiş Galatlar
olabileceği gibi, Galatia’nın diğer bölgelerinden buraya yerleştirilen kişiler
de olabilir. Zira, daha önce de belirtiğimiz gibi, Amyntas, Pisidia ve Kilikia
Toroslarını haydutlardan temizledikten sonra dağlar arasında kalan bereketli topraklara
aynı zamanda tarımla uğraşan savaşçılar yerleştirmişti. Öte yandan Galatlar
Batıyla, Marsilya ve Toulouse’la ilişki içindeydiler (Lequenne, 1991: 64). Kendilerini güçlendirmek için Avrupa’dan pek çok kardeşlerini getirtmekten geri
durmuyorlardı (Lequenne, 1991: 48). Hatta “Batı
Galyalılarından oluşan ‘Alauda (Çayır kuşu)’ Lejyonu Küçük Asya’dan geçer ve
burada uzun süre kalır. Hizmet süresini bitiren eski askerlere Galat yaylasının
kenarından toprak verilir. Hepsi, geri gelebilecek olan eşkiyalara karşı
tamamlayıcı bir güvenlik kuvveti kurmuş olurlar.” (Lequenne, 1991: 131).
Galatların dili Keltçe idi. “Strabon’a (xii.v.1) göre Keltçe MÖ 1. yüzyıla kadar tüm Galatia topraklarında birliği sağlamak için kullanıldı. MS 6. yüzyıla kadar nüfusun çoğunun konuştuğu başlıca dildi.” (Yörükan, 2009: 184). Ancak, Galatların kullandığı dilden günümüze sadece 120 civarında sözcük kalmıştır (Yörükan, 2009: 185). Bunların da çoğu şahıs adı olup on kadarı gündelik dilde kullanılan sözcüklerdir (Yörükan, 2009: 228). Muma, bu sözcükler arasında bulunmamasına karşın, aile adı, yer adı ve tanrıça adı olarak Keltlerin yaşamış olduğu diğer coğrafyalarda karşımıza çıkmaktadır. Ona çeşitli kaynaklarda “yerlilerin yurdu”, “büyük ananın yeri ya da ülkesi”, “ana”, “bakıcı ya da besleyici anne” gibi çeşitli anlamlar yüklenmiştir. Benim kanaatime göre, Muma köyü, Pisidia’da güven ortamı sağlandıktan sonra, ovada, tarım yapmak için kurulmuştur. O nedenle, köye Muma adının, toprağın besleyici ve doyurucu niteliğinden dolayı, “bakıcı ya da besleyici anne” anlamında verilmiş olması mümkündür. Ancak, Muma köyüne bu isim, besleyip büyüten ve bu niteliğinden dolayı toprakla bir tutulan (Roller, 2013 : 141, 345) ana tanrıça Kibele’ye atfen “ana” ya da “büyük ananın yeri” anlamında da verilmiş olabilir. Zira, Galatlar, ağaçlara, kaynaklara, nehirlere ve bir ana tanrıçaya tapınma, gece ayinleri, dinsel tören dansları, kâhinlik, iki cinsten de rahip olunması gibi kendi dinlerinden kimi unsurlar taşıdığı için Anadolu’da karşılaştıkları Kibele tapıncını zamanla benimsediler (Lequenne, 1991: 92). “Bütün Pisidia kentlerinde Büyük Ana’ya adanmış tapınaklar vardı. Phrygia Paroreia’nın başkenti Antiocheia’da [Yalvaç] kentin koruyucu tanrılarından biri o idi.” (Graillot, 1912: 381).
Ankara, Nisan 2016
Galatların dili Keltçe idi. “Strabon’a (xii.v.1) göre Keltçe MÖ 1. yüzyıla kadar tüm Galatia topraklarında birliği sağlamak için kullanıldı. MS 6. yüzyıla kadar nüfusun çoğunun konuştuğu başlıca dildi.” (Yörükan, 2009: 184). Ancak, Galatların kullandığı dilden günümüze sadece 120 civarında sözcük kalmıştır (Yörükan, 2009: 185). Bunların da çoğu şahıs adı olup on kadarı gündelik dilde kullanılan sözcüklerdir (Yörükan, 2009: 228). Muma, bu sözcükler arasında bulunmamasına karşın, aile adı, yer adı ve tanrıça adı olarak Keltlerin yaşamış olduğu diğer coğrafyalarda karşımıza çıkmaktadır. Ona çeşitli kaynaklarda “yerlilerin yurdu”, “büyük ananın yeri ya da ülkesi”, “ana”, “bakıcı ya da besleyici anne” gibi çeşitli anlamlar yüklenmiştir. Benim kanaatime göre, Muma köyü, Pisidia’da güven ortamı sağlandıktan sonra, ovada, tarım yapmak için kurulmuştur. O nedenle, köye Muma adının, toprağın besleyici ve doyurucu niteliğinden dolayı, “bakıcı ya da besleyici anne” anlamında verilmiş olması mümkündür. Ancak, Muma köyüne bu isim, besleyip büyüten ve bu niteliğinden dolayı toprakla bir tutulan (Roller, 2013 : 141, 345) ana tanrıça Kibele’ye atfen “ana” ya da “büyük ananın yeri” anlamında da verilmiş olabilir. Zira, Galatlar, ağaçlara, kaynaklara, nehirlere ve bir ana tanrıçaya tapınma, gece ayinleri, dinsel tören dansları, kâhinlik, iki cinsten de rahip olunması gibi kendi dinlerinden kimi unsurlar taşıdığı için Anadolu’da karşılaştıkları Kibele tapıncını zamanla benimsediler (Lequenne, 1991: 92). “Bütün Pisidia kentlerinde Büyük Ana’ya adanmış tapınaklar vardı. Phrygia Paroreia’nın başkenti Antiocheia’da [Yalvaç] kentin koruyucu tanrılarından biri o idi.” (Graillot, 1912: 381).
Sonuç
olarak şunu söyleyebiliriz: Yenişar’da Kaledos, Muma, Malanda, Mındıras
(Eğrinas) gibi sadece birkaç yabancı yer adı günümüze kadar gelmiştir.
Bunlardan Kaledos ve Muma’nın Keltçe ile açıklanabildiğini bu araştırma
göstermiştir. Tarihi olaylar da geçmişte Yenişar’da bir Kelt varlığı
olabileceği fikrini desteklemektedir. O nedenle yörede yapılacak yüzey
araştırmalarında bu husus mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır.
Mehmet DemirtaşAnkara, Nisan 2016
Anwyl,
Edward. Celtic Religion in Pre-Christian
Times. London: Archibald Constable & Co. Ltd., 1906. https://ia600409.us.archive.org/14/items/celticreligionin00anwy/celticreligionin00anwy.pdf
Beauford, William. “The Ancient Topography of Ireland”. Collectanea
de rebus hibernicis içinde. Cilt 3. Dublin : Luke White, 1786, 249-426. https://ia800504.us.archive.org/17/items/collectaneadere08vallgoog/collectaneadere08vallgoog.pdf
“Caletes.”
Wikipedia. https://es.wikipedia.org/wiki/C%C3%A1letes.
Demirtaş,
Mehmet. “Yenişarbademli’de Bir Antik Kent: Tityassos”, 2016. http://mehmet-demirtas-2.blogspot.com.tr/2016/01/yenisarbademlide-bir-antik-kent.html
Demirtaş,
Mehmet. “Muma Adı Üzerine Bir Araştırma”, 2015. http://mehmet-demirtas-2.blogspot.com.tr/2015/04/muma-adi-uzerine-bir-arastirma.html
Dottin, G., J.
Langouët. Glossaire du parler de Pléchâtel (canton de Bain,
Ille-et-Vilaine). Rennes: Plihon Hommay-Paris:
Welter, 1901. http://bibnum.univ-rennes2.fr/files/original/870258af91cb951dcd1a7a12842d649b.pdf
Falileyev,
Alexander. “Caletes.” Dictionary of Continental Celtic Place-names .
Aberystwyth University, 2007. http://dlx.bookzz.org/userbooks/1/dfbb5244018d59c13c7deaa059d66643/_as/[Falileyev,_Alexander]_Dictionary_of_Continental_C(BookZZ.org).pdf
Graillot,
H. Le culte de Cybèle, Mère des dieux, à
Rome et dans l'Empire romaine. Paris, 1912. https://ia600406.us.archive.org/0/items/bibliothquedes107ecoluoft/bibliothquedes107ecoluoft.pdf
Hakikarnas
Balıkçısı. Anadolu Tanrıları. 8.
Basım. Ankara : Bilgi Yayınevi, 1998.
Hily, Gael. Le dieu celtique Lugus. Doktora Tezi. l’École Pratique des Hautes Études, 2007. https://tel.archives-ouvertes.fr/file/index/docid/614164/filename/Hily_Le_Dieu_celtique_Lugus.pdf
Karaca,
Veli. Belgelerle Yenişar. Isparta:
Kardelen Sanat Yayınları, 2006.
Kaya,
Mehmet Ali. Anadolu’da Galatlar ve
Galatya Tarihi. Konya: Çizgi Kitabevi, 2011.
Koch, John T. Tartessian: Celtic in the South-west at the
Dawn of History. Gözden geçirilmiş ve genişletilmiş ikinci baskı. Aberystwyth:
Celtic Studies Publications, 2013. https://www.academia.edu/7032784/Tartessian_Celtic_in_the_South-west_at_the_Dawn_of_History
Koch, John T. “Tartessian as Celtic and Celtic from the
West: both, only the first, only the second, neither”. D. Le Brise, Aires Linguistiques Aires Culturelles. Études de
concordances en Europe occidentale : zones Manche et Atlantique içinde.
Brest: Centre de Recherche Bretonne et Celtique / Université de Bretagne
Occidentale, 2012, 77–92. https://www.academia.edu/7399245/Tartessian_as_Celtic_and_Celtic_from_the_West_both_only_the_first_only_the_second_neither
Koch, John T., ve ark. (Eds.). “Calidones.” İçinde: Celtic Culture. A Historical Encyclopedia.
5 Vol. Santa Barbara, California, Vol. 1, 2006, 332-333.
Lequenne,
Fernand. Galatlar. Ankara: Türk Tarih
Kurumu Basımevi, 1991.
Pictet, Adolphe.
Du Culte des Cabires chez les anciens
Irlandais. Genève: J.J. Paschoud, 1824. https://ia902605.us.archive.org/30/items/ducultedescabir00pictgoog/ducultedescabir00pictgoog.pdf
Roller, E.
Lynn. Anadolu Kybele Kültü : Ana Tanrıça’nın
İzinde. İstanbul : Alfa Yayınları, 2013.
Shaw,
Robert. "A Critical Review of the History of the Scots or Gaels". Historical Origins Comprising "The
Chaldean and Hebrew and the Chinese and the Hindoo Origins," "The
Origin of the Ancient Civilization of the Nile's Valley: " and Historical
Critiques Comprising "A Critical Review of the History of the Scots or
Gaels," and "A Critical Review of the History of Ancient Egypt." içinde. St. Louis: Becktold & Company,
1889. https://ia600409.us.archive.org/10/items/historicalorigin00shaw/historicalorigin00shaw.pdf
Villanueva,
Joachimo Laurentio. Phoenician Ireland.
London : Longman & Co. Paternoster Row ; Joseph Robins, Bride
Court, Fleet Street, 1833. https://ia601408.us.archive.org/24/items/phnicianireland00villgoog/phnicianireland00villgoog.pdf
Yörükan, Güneş. A
study on Celtic/Galatian Impacts on the Settlement Pattern in Anatolia Before
the Roman Era. Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Doktora Tezi, 2009. http://etd.lib.metu.edu.tr/upload/3/12610539/index.pdf.