1 Nisan 2016 Cuma

"MUMA" ADI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA II: YENİ BULGULAR

            Doğum yerim olan Gölkonak köyünün eski adı Muma’nın nereden geldiğiyle ilgili bir araştırma yapmış ve internetteki blogumda yayınlamıştım (Demirtaş, 2015). Ancak daha sonra konuyla ilgili okumalarım sırasında yeni bulgulara ulaştım. Bu yazımda onları açıklayacağım.
             İrlanda’daki Munster eyaletine, eskiden Muma, Mumha, Mumu, Muinhneach, Mumhain ve Mumhan gibi benzer adlar verildiğini daha önceki yazımda (Demirtaş, 2015) belirtmiştim.
             Peki, bu isimler nereden gelmektedir?
            Bir görüşe göre, Munster’ın  yer aldığı Güney İrlanda’nın eski sakinlerinin kökeni, Britanya’nın güney kıyılarında oturan eski Silures kavmine dayanıyordu. Bunlar Belçika inancından [Baal’a, yani güneşe tapan] olmakla birlikte öncelikli olarak Maman ya da büyük anaya tapıyorlar ve bundan dolayı kendilerine Momonii [büyük ananın çocukları] diyorlardı. Irlanda’ya geldikleri zaman da yerleştikleri bölgeye büyük ananın ülkesi anlamına gelen Moma ya da Mumhan adını verdiler.  (Beauford, 1786 : 398).
             Bir başka görüşe göre ise, İrlanda’nın bu bölgesi (Munster), milattan yaklaşık üç yüz elli yıl önce Britanya'dan Bolgae kabilelerinin gelişi üzerine Heremonia’daki (şimdiki Leinfer) yerlerinden ayrılan Nemethae halkı tarafından iskan edildiği için, Mumhan ya da yerliler ülkesi, sakinleri de Mumhanii ya da Momonii, yani yerliler ülkesinin sakinleri olarak adlandırılmıştır (Beauford, 1786: 397). 
            Eski bir İrlanda metni olan Cóir anmann’da da Muma ile ilgili olarak şöyle denmektedir:
            “(…) Muma, yani refahı (ana)  İrlanda’nın diğer bütün eyaletlerininkinden daha fazla (); zira adı Ana olan ve Luachair Dağı üstündeki Ana’nın İki Memesi adlı tepelere adını veren refah tanrıçasına orada [Munster] tapınılıyordu.” (Hily, 2007: 125).
             Lúachair Dağı bugünkü Kerry ilçesinde bulunan Slieve Lougher’dır.
            Croghan’da,  Elphin ve Abbey-Boyle arasında, Muma ya da Moma adını taşıyan bir de mağara mevcuttur. “Muma ya da Moma eski Keltçe Mam moii’den gelmekte olup büyük ananın yeri ya da tapınağı demektir. Söz konusu mağara, tanrıça Aonach’a adanmış olan kutsal bir mekândı. Druidler burada ayin düzenliyorlar ve Bolgae reisleri gerekli hallerde burada toplanarak ölmüş kahramanlarının ruhlarından yardım istiyorlardı.” (Pictet, 1824: 31; Beauford, 1786 : 397).
            Aonach, tanrıça Anu’nun  [Ana] adlarından sadece biridir. Bu tanrıça Eire, Eiriu, Eireann, Eirinn, Nanu, Anann, Nannan, Ith, Iath, Anith, Eadna, Eoghna, Tlachgo, Tlacht, Momo, Mumham, Ama, Ops ve Sibhol olarak da adlandırılmıştır (Pictet, 1824: 17). “Eski bir İrlandaca sözlükçede Anu, Nanu ve Nanann’ın tanrıların anası olduğu söylenmektedir. Ona verilen ve hepsi de ana anlamına gelen Momo, Mumhan, Mamman, Nang ve Ama gibi bazı isimler bunu doğrulamaktadır.” (Pictet, 1824: 18).
             “İrlanda gelenekleri; Fenike, Mısır, Yunan Adaları, Yunanistan, Etrürya’da yaygın olan; Hindistan’a kadar izlerine rastlanan ve eski yazarlarca Keltlerde ve Britanya Adaları’nda varlığı kabul edilen antik Kabir kültüne özellikle bağlıdır.” (Pictet, 1824: 124). Kabir kültünde,  ana tanrıça etrafında toplanmış tanrıların, belli bir silsile içinde birbirlerine bağlı bir kuvvetler sistemi, bir birlik oluşturdukları görülür. Bu tanrıların kimlik ve nitelikleri, isimlerini anmak yasak olduğundan, daha çok sır olarak kalmıştır. Antik kaynaklarda bunlar Kabir olarak adlandırılmışlardır. H. Balıkçısı (1998 : 136), Kabirlerin anayurdunun Anadolu’da Frigya olduğunu, bunlara Kuzeybatı Anadolu’da ve o kıyılara yakın adalarda, özellikle Limni ve Semendirek (Semadirek) adalarında tapınıldığını, buradan Yunanistan’a geçtiğini ileri sürmüştür. Ancak, Villanueva (1833 : 264), Kabir kültünün, sadece  Semendirek’e değil; İspanya, Britanya ve İrlanda gibi koloni kurdukları her yere Fenikeliler tarafından götürüldüğünü ileri sürmüştür.     
            Özetle, Anu, tanrıların anasıdır. Bu ana karakteri, birçok sözlükçede belirtildiği gibi, besleyici bir işlev içermektedir (Hily, 2007: 124). Ayrıca, onun,  İrlanda’nın koruyucu tanrıçası olarak kabul edildiği anlaşılmaktadır. Zira bu adanın eski isimleri arasında Nannu Adası da bulunmaktadır. Ayrıca adadaki birçok yer ona adanmış ve onun adıyla anılmıştır. Dublin ve Drogheda arasındaki Nany-water, Munster ve yukarıda anılan, Elphin ve Abbey-Boyle arasındaki mağara gibi (Pictet, 1824: 31).
            Muma adı üzerine daha önce yaptığım araştırmada (Demirtaş, 2015) tanrıça Muman’ın başına eklenen Mór sıfatının en eski yer tanrıçalarını belirtmek için kullanıldığını, o nedenle tapınımının çok eskilere dayandığını,  MÖ 5. yüzyılda İrlanda’nın güneyini istila etmeden önce, henüz Gallia Belgica’dayken de Érainn halkının bir tanrıçası olduğunun düşünülebileceğini söylemiştim. Nitekim bu düşüncemi destekleyen bir bulguya ulaştım.
            Ege’nin dışında, Avrupa’nın en erken yazılı belgelerinden bazıları şimdiki güney Portekiz ve güneybatı İspanya’da bulunmuşlardır. 98 örnekten oluşan bu külliyata güneybatı (SW) yazıtları denmektedir. Tartessian dilinde yazılmış olan bu yazıtları inceleyen John T. Koch, bunların bilinen Kelt dillerine çok benzediğini, MÖ 750-450 yıllarına ait 85 Tartessian yazıtın eski bir Kelt dilinde yazılmış tam ifadeler olarak okunabildiklerini, bundan dolayı Tartessian dilinin bilinen ilk Kelt dili olarak Kelt dilleri listesine eklenmesi gerektiğini ifade etmiştir  (Koch, 2012: 78; Koch, 2013: 277, arka kapak).
            Yukarıda anılan yazıtlardan bizi özellikle ilgilendiren, Güney Portekiz’deki Abóboda’da yapılan kazıda elde edilen bir mezar taşı üzerindeki yazıttır. Mezar taşı üzerinde yazıttan başka bir de savaşçı kabartması yer almaktadır. (Şekil 1)


Şekil 1: Abóboda/Güney Portekiz’de bulunan mezar taşı (Koch, 2012: 84)

             Koch ( 2012: 84) bu yazıtı şu şekilde yorumlamıştır:
        
            'Celle qui est nourrice à l'ailé (celle qui alimente l'oiseau du champs de bataille et le guerrier armé [v. l'image]) a emporté le héros et Alkos, ces hommes (qui) sont ici liés', cést a dire: ' La déesse de la guerre a emporté Alkos; cet homme (deux fois identifié) repose ici maintenant.' (Koch, 2012: 84).
            ‘O ki kanatlının bakıcı annesidir (o ki savaş alanı kuşunu ve silahlı savaşçıyı besleyendir [bak. Şekil 1]), kahramanı ve Alkos’u, şimdi burada yatan bu insanları alıp götürdü,’ yani, ‘Savaş tanrıçası, Alkos’un canını aldı; bu adam (kahraman ve Alkos aynı kişi) şimdi burada yatıyor.’ (Koch, 2012: 84).
            Bu yorumda Muma’nın karşılığı “bakıcı anne” ve “savaş tanrıçası” olarak verilmiştir. Bakma, besleme ve korumanın bir ana tanrıçanın işlevleri arasında olması anlaşılabilir bir şeydir. Aynı zamanda savaş tanrıçası olması ise onun Fenike kökenine işaret ediyor gibidir. Lequenne (1991: 69), Fenikelilerin kurduğu Kartaca’nın ana tanrıçasından “en kötü büyüleri, en aşırı azgınlıkları bilen, cinsel aşkın, ölümün, savaşın tanrıçası, Baal’in yardımcısı” olarak söz etmektedir. Dolayısıyla, yorumda geçen Muma aynı zamanda savaş tanrıçası da olan bir ana tanrıçayı çağrıştırmaktadır.
            Buraya kadar anlatılanlardan Muma’ya “yerlilerin yurdu”, “büyük ananın yeri ya da ülkesi”, “bakıcı ya da besleyici anne” gibi anlamlar yüklendiğini öğrendik. Onun, eskiden Keltlerin yaşadığı coğrafyada aile adı, yer adı ve tanrıça adı olarak kullanıldığını da biliyoruz (Demirtaş, 2015). Bugün de Fransa’nın kuzeybatısındaki Kelt kökenlilerin yaşadığı Bretanya’da, Ille-et-Vilaine iline bağlı Bain kantonunda konuşulan Pléchâtel Ağzı’nda muma ya da moma çocukların anne anlamında kullandıkları sözcüklerdir (Dottin ve Langouët, 1901:  CVI).
            Kelt coğrafyasında Muma adına sık rastlanması ve bu adın Keltçe açıklanabilir olması, Yenişar’daki Muma köyünün Keltlerle, yani MÖ 3. yüzyılda Avrupa’dan Anadolu’ya göç eden Kelt kökenli Galatlarla bir ilişkisinin olabileceğini akla getirmektedir. Şimdi bu olasılığı destekleyen tarihi gerçeklere kısaca değinelim.
            Galatlar Anadolu’ya geçtikten sonra hemen bir yere yerleşmediler. Kimine göre 10 yıl, kimine göre 40 yıl boyunca Anadolu’yu yağmaladılar. Hatta MÖ 189 yılında Romalılara yenilinceye kadar yaklaşık bir yüzyıl boyunca gerek yağma amacıyla gerekse çeşitli krallıkların hizmetinde paralı asker olarak Anadolu’da at koşturdular. MÖ 188 yılında imzalanan Apameia (Dinar) Barış Antlaşması ile Bergama krallığına bağımlı hale getirildikten sonra bile zaman zaman ona karşı başkaldırdılar. MÖ 169-166 arasında meydana gelen başkaldırılarında, Pisidia’daki Amblada kentine kadar ülkelerinin güneybatı ve batısındaki çok geniş bir alanda dehşet saçtılar (Kaya, 2011: 94).
            Apameia Barışı ile Bergama’ya bırakılan Amblada, Seydişehir ilçesi, Kızılca köyündeki Asar Dağı’nda bulunuyordu. Buranın Muma köyünün bulunduğu Yenişar’a uzaklığı sadece 50 km civarındadır. O nedenle Galatların Yenişar’ı yakından tanımış olmaları ve koşullarının uygunluğu nedeniyle daha o zamanlar bazı kabilelerin orayı yurt olarak seçmiş bulunmaları oldukça mümkündür. Ama bu açıdan daha büyük bir fırsat, MÖ 39’da Pisidia, Phrygia Paroreios ve Kilikia’nın bir kesiminin  “kral” unvanı ile birlikte Roma tarafından Galat aristokrat Amyntas’a verilmesiyle ortaya çıkmıştır (Kaya 2011: 128). Amyntas kendisine verilen bu toprakları daha da genişletmiş ve MÖ 37’de Galatia kralı olduğunda, bu krallık, Galatia dışında Lykaonia, Phrygia, Isauria, Pisidia ve Pamphylia’nın bir kısmını kapsar hale gelmiştir. Yenişar da Galatia krallığının içinde kalmıştır. Dolayısıyla, şayet Galatlar Yenişar’a Anadolu’da rahatça at oynattıkları daha önceki dönemlerde işgal yoluyla yerleşmemişlerse Amyntas’ın krallığı sırasında ve hatta MÖ 25 yılında krallığın Roma’ya bağlanıp bir eyalete dönüştürülmesinden sonra da oraya yerleşmiş olabilirler.
Galatlar Yenişar’a henüz Pisidia’da eşkiyalığın hakim olduğu dönemlerde yerleşmişlerse bunun tepelerde kale yerleşmeler şeklinde olması gerekir. Nitekim Yenişar'da farklı yükseklikteki tepeler üzerinde 10 adet kale kalıntısı bulunmaktadır. Bunlardan biri de Kaledos ya da Geledos’tur (Karaca, 2006: 22).  Kaledos, Keltçe Caletos ile neredeyse aynıdır. Caletos, hem bir Kelt tanrısının (Anwyl, 1906: 39) hem de bir Kelt kabilesinin (“Caletes.”) adıdır. Ön-Kelt dilinde kalet- ‘sert, inatçı’ demekti (Koch, John T. 2006: 333). O halde Caletos, ‘sert/inatçı insanlar’ anlamına gelmektedir. Antik Çağ yazarlarının eserlerinde Caleti, Caletes, Galetos, Galletos ve Kaletous olarak da geçen bu ad (Falileyev, 2007), kalenin adıyla hemen hemen aynıdır. Dolayısıyla, Kaledos Kalesi’nin, adını, geçmişte oraya yerleşmiş olan Keltler ya da Galatlar’dan almış olduğu pekâlâ söylenebilir.
            Muma köyüne gelince, o tepelerde değil, ovada kurulmuştur. Herhangi bir biçimde tahkim edilmiş de değildir. Bu onun kurulduğu dönemde eşkıyalığın bittiğini ve güvenin sağlandığını gösterir. Bu da ancak Amyntas’ın krallığı sırasında ve Roma Dönemi’nde mümkün olabilmiştir. Amyntas, bütün Pisidia ve Kilikia Toroslarını haydutlardan temizleyerek ve buralarda Roma adına güvenliği sağlayarak büyük bir ün kazanmıştır. Lequenne’nin (1991: 129) ifade ettiği gibi “bu dağlar geçilmez barınaklarla doluydu. Bunların arasında bereketli topraklar, ormanlar, sular vardı. Amyntas buraları bir bir ele geçirdi. Buralarda Homonadların arasında 20000 savaşçı yaşıyor ve toprağı işliyorlardı.  Amyntas yalnızca iyi bir asker değil, aynı zamanda iyi bir tarımcı idi.  Yol güvenliğinde olduğu kadar tarım ve hayvancılıkta da çok önemli gelişmeler sağladı. Lycaonia’da kendine ait üç yüz koyun sürüsü vardı. Kentler; hayvancılık, dericilik, peynircilik ve keçi kılından çadır yapımı sayesinde gitgide zenginleşiyorlardı (Lequenne, 1991: 129, 130). Güvenliğin artması ve tarımın gelişmesi sayesinde dağların tepesindeki yerleşmelere ve kalelere ihtiyaç kalmadı, dolayısıyla bunların çoğu terkedildi (Roller, 2013 : 391).
            Muma’nın ilk sakinleri, daha önce yüksek tepelerdeki kalelere yerleşmiş Galatlar olabileceği gibi, Galatia’nın diğer bölgelerinden buraya yerleştirilen kişiler de olabilir. Zira, daha önce de belirtiğimiz gibi, Amyntas, Pisidia ve Kilikia Toroslarını haydutlardan temizledikten sonra dağlar arasında kalan bereketli topraklara aynı zamanda tarımla uğraşan savaşçılar yerleştirmişti. Öte yandan Galatlar Batıyla, Marsilya ve Toulouse’la ilişki içindeydiler (Lequenne, 1991: 64). Kendilerini güçlendirmek için Avrupa’dan pek çok kardeşlerini getirtmekten geri durmuyorlardı (Lequenne, 1991: 48). Hatta Batı Galyalılarından oluşan ‘Alauda (Çayır kuşu)’ Lejyonu Küçük Asya’dan geçer ve burada uzun süre kalır. Hizmet süresini bitiren eski askerlere Galat yaylasının kenarından toprak verilir. Hepsi, geri gelebilecek olan eşkiyalara karşı tamamlayıcı bir güvenlik kuvveti kurmuş olurlar.” (Lequenne, 1991: 131). 
            Galatların dili Keltçe idi. “Strabon’a (xii.v.1) göre Keltçe MÖ 1. yüzyıla kadar tüm Galatia topraklarında birliği sağlamak için kullanıldı. MS 6. yüzyıla kadar nüfusun çoğunun konuştuğu başlıca dildi.” (Yörükan, 2009: 184). Ancak, Galatların kullandığı dilden günümüze sadece 120 civarında sözcük kalmıştır (Yörükan, 2009: 185). Bunların da çoğu şahıs adı olup on kadarı gündelik dilde kullanılan sözcüklerdir (Yörükan, 2009: 228). Muma, bu sözcükler arasında bulunmamasına karşın, aile adı, yer adı ve tanrıça adı olarak Keltlerin yaşamış olduğu diğer coğrafyalarda  karşımıza çıkmaktadır. Ona çeşitli kaynaklarda  “yerlilerin yurdu”, “büyük ananın yeri ya da ülkesi”, “ana”, “bakıcı ya da besleyici anne” gibi çeşitli anlamlar yüklenmiştir. Benim kanaatime göre, Muma köyü, Pisidia’da güven ortamı sağlandıktan sonra, ovada, tarım yapmak için kurulmuştur. O nedenle, köye Muma adının, toprağın besleyici ve doyurucu niteliğinden dolayı, “bakıcı ya da besleyici anne” anlamında verilmiş olması mümkündür. Ancak, Muma köyüne bu isim, besleyip büyüten ve bu niteliğinden dolayı  toprakla bir tutulan (Roller, 2013 : 141, 345) ana tanrıça Kibele’ye atfen  “ana” ya da “büyük ananın yeri” anlamında da verilmiş olabilir. Zira, Galatlar, ağaçlara, kaynaklara, nehirlere ve bir ana tanrıçaya tapınma, gece ayinleri, dinsel tören dansları, kâhinlik, iki cinsten de rahip olunması gibi kendi dinlerinden kimi unsurlar taşıdığı için Anadolu’da karşılaştıkları Kibele tapıncını zamanla benimsediler (Lequenne, 1991: 92).  “Bütün Pisidia kentlerinde Büyük Ana’ya adanmış tapınaklar vardı. Phrygia Paroreia’nın başkenti Antiocheia’da [Yalvaç] kentin koruyucu tanrılarından biri o idi.” (Graillot, 1912: 381). 
            Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Yenişar’da Kaledos, Muma, Malanda, Mındıras (Eğrinas) gibi sadece birkaç yabancı yer adı günümüze kadar gelmiştir. Bunlardan Kaledos ve Muma’nın Keltçe ile açıklanabildiğini bu araştırma göstermiştir. Tarihi olaylar da geçmişte Yenişar’da bir Kelt varlığı olabileceği fikrini desteklemektedir. O nedenle yörede yapılacak yüzey araştırmalarında bu husus mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır.

Mehmet Demirtaş
Ankara, Nisan 2016


 KAYNAKLAR
 
Anwyl, Edward. Celtic Religion in Pre-Christian Times. London: Archibald Constable & Co. Ltd., 1906. https://ia600409.us.archive.org/14/items/celticreligionin00anwy/celticreligionin00anwy.pdf
Beauford, William.  The Ancient Topography of IrelandCollectanea de rebus hibernicis içinde. Cilt 3. Dublin : Luke White, 1786, 249-426. https://ia800504.us.archive.org/17/items/collectaneadere08vallgoog/collectaneadere08vallgoog.pdf

“Caletes.” Wikipedia. https://es.wikipedia.org/wiki/C%C3%A1letes.
Demirtaş, Mehmet. “Yenişarbademli’de Bir Antik Kent: Tityassos”, 2016.  http://mehmet-demirtas-2.blogspot.com.tr/2016/01/yenisarbademlide-bir-antik-kent.html
Demirtaş, Mehmet. “Muma Adı Üzerine Bir Araştırma”, 2015. http://mehmet-demirtas-2.blogspot.com.tr/2015/04/muma-adi-uzerine-bir-arastirma.html
Dottin, G., J. Langouët. Glossaire du parler de Pléchâtel (canton de Bain, Ille-et-Vilaine). Rennes: Plihon Hommay-Paris: Welter, 1901. http://bibnum.univ-rennes2.fr/files/original/870258af91cb951dcd1a7a12842d649b.pdf
Falileyev, Alexander. “Caletes.” Dictionary of Continental Celtic Place-names . Aberystwyth University, 2007. http://dlx.bookzz.org/userbooks/1/dfbb5244018d59c13c7deaa059d66643/_as/[Falileyev,_Alexander]_Dictionary_of_Continental_C(BookZZ.org).pdf
Graillot, H. Le culte de Cybèle, Mère des dieux, à Rome et dans l'Empire romaine. Paris, 1912. https://ia600406.us.archive.org/0/items/bibliothquedes107ecoluoft/bibliothquedes107ecoluoft.pdf
Hakikarnas Balıkçısı. Anadolu Tanrıları. 8. Basım. Ankara : Bilgi Yayınevi, 1998.
Hily, Gael. Le dieu celtique Lugus. Doktora Tezi. l’École Pratique des Hautes Études, 2007. https://tel.archives-ouvertes.fr/file/index/docid/614164/filename/Hily_Le_Dieu_celtique_Lugus.pdf
Karaca, Veli. Belgelerle Yenişar. Isparta: Kardelen Sanat Yayınları, 2006.
Kaya, Mehmet Ali. Anadolu’da Galatlar ve Galatya Tarihi. Konya: Çizgi Kitabevi, 2011.
Koch, John T. Tartessian: Celtic in the South-west at the Dawn of History. Gözden geçirilmiş ve genişletilmiş ikinci baskı. Aberystwyth: Celtic Studies Publications, 2013. https://www.academia.edu/7032784/Tartessian_Celtic_in_the_South-west_at_the_Dawn_of_History
Koch, John T. “Tartessian as Celtic and Celtic from the West: both, only the first, only the second, neither”. D. Le Brise, Aires Linguistiques Aires Culturelles. Études de concordances en Europe occidentale : zones Manche et Atlantique içinde. Brest: Centre de Recherche Bretonne et Celtique / Université de Bretagne Occidentale, 2012, 77–92.  https://www.academia.edu/7399245/Tartessian_as_Celtic_and_Celtic_from_the_West_both_only_the_first_only_the_second_neither
Koch, John T., ve ark. (Eds.). “Calidones.” İçinde: Celtic Culture. A Historical Encyclopedia. 5 Vol. Santa Barbara, California, Vol. 1, 2006, 332-333.
Lequenne, Fernand. Galatlar. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1991.
Pictet, Adolphe. Du Culte des Cabires chez les anciens Irlandais. Genève: J.J. Paschoud, 1824. https://ia902605.us.archive.org/30/items/ducultedescabir00pictgoog/ducultedescabir00pictgoog.pdf
Roller, E. Lynn. Anadolu Kybele Kültü : Ana Tanrıça’nın İzinde. İstanbul : Alfa Yayınları, 2013.
Shaw, Robert. "A Critical Review of the History of the Scots or Gaels". Historical Origins Comprising "The Chaldean and Hebrew and the Chinese and the Hindoo Origins," "The Origin of the Ancient Civilization of the Nile's Valley: " and Historical Critiques Comprising "A Critical Review of the History of the Scots or Gaels," and "A Critical Review of the History of Ancient Egypt."  içinde. St. Louis: Becktold & Company, 1889. https://ia600409.us.archive.org/10/items/historicalorigin00shaw/historicalorigin00shaw.pdf
Villanueva, Joachimo Laurentio. Phoenician Ireland. London : Longman & Co. Paternoster Row ; Joseph Robins, Bride Court, Fleet Street, 1833. https://ia601408.us.archive.org/24/items/phnicianireland00villgoog/phnicianireland00villgoog.pdf
Yörükan, Güneş. A study on Celtic/Galatian Impacts on the Settlement Pattern in Anatolia Before the Roman Era. Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Doktora Tezi, 2009. http://etd.lib.metu.edu.tr/upload/3/12610539/index.pdf.