Yenişar’ın içinde bulunduğu Beyşehir bölgesi, 1466
yılında Osmanlı topraklarına katılmıştır. Fethin hemen ardından yapılan ilk
sayımı içeren ve Mehmet Akif Erdoğru tarafından 1466 Tarihli Akşehir Mufassal Defteri adıyla 2015 yılında yayımlanan Tahrir Defteri’nde (MM 241) Şehirköy,
Muma (Gölkonak), Kürdler (Pınarbaşı), Küre ve Hoyran (Gölyaka), Beyşehir vilâyetinin1 Yenişehir
(Yenişar) nahiyesine bağlı köyler olarak yer almaktadırlar. Kurucaova, Bademli
ve Yenice köylerinin ise defterde kayıtları bulunmamaktadır. Buradan hareketle bu köylerin
daha sonraki yıllarda kuruldukları söylenebilir, ancak anılan defterin günümüze
tam olarak ulaşmadığı da bilinmelidir.
Karaman eyâletinin kurulmasıyla2 birlikte
Beyşehir sancak yapılarak bu eyâlete bağlanmıştır. 1483 ile 1511 yılları
arasında Konya valisi olan Şehzade Şehinşah’ın Beyşehir sancağından has
gelirlerine sahip olmasından buranın da kendisine verildiği, Konya ile birlikte
Beyşehir’i de yönettiği anlaşılmaktadır. Nitekim 1507 tarihli 40 no.lu Tahrir
Defteri’nde Muma’da Şehzade’nin 4 müselliminin bulunduğu belirtilmektedir (Konyalı, 1991: 145).
Şehinşah’ın 1511 yılında ölmesinden sonra bir süre daha şehzadeler
tarafından yönetilen Beyşehir sancağı, 1522 yılında Beyşehir ve Seydişehir
olmak üzere iki kazaya ayrılarak sancağın başına sancak beyi ve kazalara
kadılar atanmıştır. Bu bölünme ile birlikte Yenişehir nahiyesi, Beyşehir
kazasına bağlanmıştır. Yapılan sayımlardan anlaşıldığına göre, bu durum, XVI.
yüzyılın sonuna kadar sürmüştür.
“Beyşehir sancağının XVII. ve XVIII. yüzyıllardaki kazaları; Beyşehir, Bozkır, Seydişehir, Göçü, Kaşaklı (Yenişehir) ve Kırili”dir (Bilge, 2011: 58). Yenişehir’in bu dönemde Kaşaklı kazasının bünyesinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
1797 yılında Beyşehir sancağının bütün kazaları Bozkır Madeni Emaneti’ne3 bağlanmışlardır (Muşmal, 2005: 39). Bağlanan kazalar arasında Yenişar da vardır. Ancak Yenişar 1802 yılında madenden çıkarılmıştır (Şafakcı, 2017: 175). Daha sonra yeniden madene dâhil edilmişse de bir süre sonra tekrar çıkarılmış ve 1817’deki bağlanma isteği de geri çevrilmiştir (Şafakcı, 2017: 176). Konumuzla ilgili olarak bundan çıkan önemli bir sonuç şudur: Yenişehir yöresi, XVIII. yüzyılın sonları ile XIX. yüzyılın başlarında artık Yenişar olarak adlandırılmakta ve Beyşehir sancağının bir kazası olarak karşımıza çıkmaktadır. Beyşehir sancağının o tarihlerdeki diğer kazaları ise Beyşehir, Seydişehir, Bozkır, Kırili, Göçü ve Kaşaklı’dır (Muşmal, 2005: 37).
"Beyşehir Sancağı, XVIII. yüzyıldan XIX. yüzyılın ikinci çeyreğine kadar genellikle birkaç sancak ile birleştirilmek suretiyle mutasarrıflar tarafından, bu dönemden müşirliklerin kurulmasına kadar geçen sürede ise Mukataat (daha sonra Mansûre) Hazinesi4 tarafından yönetilmiştir." (Muşmal, 2013: 372).
“Beyşehir sancağının XVII. ve XVIII. yüzyıllardaki kazaları; Beyşehir, Bozkır, Seydişehir, Göçü, Kaşaklı (Yenişehir) ve Kırili”dir (Bilge, 2011: 58). Yenişehir’in bu dönemde Kaşaklı kazasının bünyesinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
1797 yılında Beyşehir sancağının bütün kazaları Bozkır Madeni Emaneti’ne3 bağlanmışlardır (Muşmal, 2005: 39). Bağlanan kazalar arasında Yenişar da vardır. Ancak Yenişar 1802 yılında madenden çıkarılmıştır (Şafakcı, 2017: 175). Daha sonra yeniden madene dâhil edilmişse de bir süre sonra tekrar çıkarılmış ve 1817’deki bağlanma isteği de geri çevrilmiştir (Şafakcı, 2017: 176). Konumuzla ilgili olarak bundan çıkan önemli bir sonuç şudur: Yenişehir yöresi, XVIII. yüzyılın sonları ile XIX. yüzyılın başlarında artık Yenişar olarak adlandırılmakta ve Beyşehir sancağının bir kazası olarak karşımıza çıkmaktadır. Beyşehir sancağının o tarihlerdeki diğer kazaları ise Beyşehir, Seydişehir, Bozkır, Kırili, Göçü ve Kaşaklı’dır (Muşmal, 2005: 37).
"Beyşehir Sancağı, XVIII. yüzyıldan XIX. yüzyılın ikinci çeyreğine kadar genellikle birkaç sancak ile birleştirilmek suretiyle mutasarrıflar tarafından, bu dönemden müşirliklerin kurulmasına kadar geçen sürede ise Mukataat (daha sonra Mansûre) Hazinesi4 tarafından yönetilmiştir." (Muşmal, 2013: 372).
1836 yılında Redif Askeri’nin5 daha uygun şartlarda eğitim
yapmasını sağlamak için müşirlikler kurulmuş ve Beyşehir sancağı Konya
Müşirliğine dâhil edilmiştir (Muşmal, 2005: 59).
Tanzimat’ın ilanından sonra malî reformları bölgesel
düzeyde yürütmek üzere 1840 yılında eyaletlerde muhassıllık teşkilâtı
kurulmuştur. Kurulan 50 muhassıllıktan biri de Konya eyâletine6 bağlı Beyşehir muhassıllığıdır. Beyşehir muhassıllığının 12 kazası
bulunmaktadır. Bunlar Beyşehir, Göçü, Kaşaklı, Kırili, Yenişar, Seydişehri,
Bozkır, Akşehir, İshaklı, Ilgın, Argıdhanı ve Doğanhisarı’dır (Muşmal, 2005:
63).
1842’de muhassıllığın kaldırılmasından sonra, Beyşehir sancağı,
Konya eyâletine bağlı bir sancak olarak, varlığını 2 yıl daha devam ettirmiştir.
Bu tarihlerde Beyşehir sancağı dâhilinde yine aralarında Yenişar’ın da olduğu muhassıllık
dönemindeki 12 kaza bulunmaktadır (Muşmal, 2005: 63).
1844 yılında Beyşehir’in sancak statüsü kaldırılarak
Konya sancağına bağlı bir kaza haline getirilmiştir. Beyşehir sancağının
kazalarından olan Kırili, Göçü, Yenişar ve Kaşaklı ise Konya sancağına
bağlanmışlardır (Muşmal, 2005: 15,
16). Böylece, yaklaşık 370 yıl Karaman eyâletine
bağlı bir sancak olan Beyşehir, bu tarihten sonra varlığını kaza olarak
sürdürmüştür (Muşmal, 2005: 68).
1864 yılında yayınlanan Vilâyet Nizamnâmesi ile eyâletler
kaldırılarak yerine sancaklardan oluşan vilâyetler kurulmuştur. Pilot bölge
olan Tuna vilâyetinde alınan başarılı sonuçlar üzerine anılan nizamnâmede bir
iki küçük değişiklik yapılarak bütün imparatorluğu kapsayacak şekilde 1867
yılında yeniden bir nizamnâme yayınlanmıştır (Muşmal, 2005: 69). Bu nizamnâmeyle
önceki mevzuatta yer alan “her kaza bir müdürlüktür”7 ifadesi, “her kaza bir
kaymakamlıktır” biçiminde değiştirilerek kaza yönetimi kaymakama, sancak
yönetimi mutasarrıfa bırakılmıştır (Muşmal, 2005: 69). Yine aynı nizamnâme ile Karaman
eyâleti kaldırılarak Konya vilâyeti kurulmuş ve Beyşehir kazası, bu
vilâyet bünyesindeki Konya sancağına bağlanmıştır.
1868, 1869 ve 1872 yıllarına ait olan Konya
salnamelerinde Beyşehir’e bağlı biri Kırili, diğeri Yenişar olmak üzere iki
nahiye görüldüğü halde, 1872 yılından sonraki salnamelerde Beyşehir kazasının
nahiyesi olarak sadece Kırili belirtilmektedir (Akandere, 2006: 596). Bu da
bize Yenişar nahiyesinin Beyşehir kazasından ayrıldığını göstermektedir.
Nitekim 1872’de Bademli ile Hoyran arasında çıkan bir arazi anlaşmazlığı yüzünden Bademli,
Yenice, Muma ve Kürdler, Şarkikaraağaç’a bağlanmışlardır (Karaca, 2006: 77). Bunlar 1874’e kadar Yenişar nahiyesi içinde kalmışlar, bilahare ayrı ayrı köyler haline gelmişlerdir (Karaca, 2006: 77, 78).
1920’de Yenişar tekrar Beyşehir’e
bağlı bir nahiye olmuştur. Isparta’nın vilâyet olup Şarkikaraağaç’ın oraya bağlanmasıyla
birlikte Bademli, Kürdler, Yenice ve Muma dilekçe vererek, yedi ay Beyşehir
yönetiminde kaldıktan sonra, yeniden Şarkikaraağaç yönetimine geçmişlerdir (Karaca, 2006: 100).
20 Mayıs 1990’da Yenişarbademli
ilçe yapılmış, Yenice ve Kürdler (Pınarbaşı) mahalle, Gölkonak ise köy olarak
oraya bağlanmışlardır (Karaca, 2006: 101). 12 Kasım 2012 tarihinde çıkarılan 6360 Sayılı Yasa’nın 2014 yılında
yürürlüğe girmesiyle de Kurucaova ve Hoyran (Gölyaka) Beyşehir’in mahalleleri
olmuşlardır.
Mehmet Demirtaş
Ankara, Ekim 2017
1 “İdarî
bir terim olarak vilâyet kelimesinin on beş ve on altıncı yüzyıllardaki anlamı
açık değildir. Çoğu zaman nahiye, kaza ve hatta eyâlet/beylerbeylik anlamlarına
gelebilmektedir.” (Erdoğru, 1992: 425).
2 “Karaman
eyâletinin kurulduğu tarihi Şehabettin Tekindağ 1474, Nejat Göyünç 1481, Halil
İnalcık 1468-1512 arası, M.Akif Erdoğru ise 1476 olarak kabul etmektedirler.”
(Bilge, 2011: 51).
3 1776‐1839 yılları arasında işletilen Bozkır madeninde elde
edilen ürünler kurşun, altın ve gümüştür. Kömür, kütük, amele ve cevherin
taşınması gibi gereksinimlerin karşılanması için civardaki
bazı kazalar madene bağlanmıştır. Bunların sayısı üretim durumuna göre
zaman içinde değişiklik göstermiştir. Madendeki idari yapı, özerk bir
şekilde oluşturulmuş ve bu nedenle hiçbir idareci, maden eminine ve maden
bölgesine kendilerine herhangi bir emir verilmedikçe karışamamıştır. Madene
bağlı kazaların ahalisi yükümlülüklerini aynî ya da nakdî olarak yerine
getirmişler, buna karşılık bazı vergilerden muaf tutulmuşlardır (Şafakcı. 2017: 165, 166).
4 Mukataat
Hazinesi, 1826’da Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması üzerine kurulan Asâkir-i
Mansûre-i Muhammediyye Ordusu’nun gereksinimlerinin karşılanması ve buna
ayrılan kaynakların yönetimi için oluşturulmuş olup daha sonra Mansûre Hazinesi
adını almıştır.
5 Redif, ihtiyat ya da yedek anlamına gelir. Yeniçeriliğin kaldırılıp Asâkir-i Mansûre-i Muhammediyye Ordusu’nun kurulmasından sonra, hem taşrada asayişi sağlamak hem de savaş zamanında düzenli orduyu desteklemek amacıyla terhis edilmiş askerlerden oluşan, tam adı Redîf-i Asâkir-i Mansûre olan Redif Teşkilâtı kurulmuştur. Bu teşkilât, Balkan Savaşları’ndaki başarısızlığı yüzünden, 14 Şubat 1913’te hazırlanan Teşkilât-ı Umûmiyye-i Askeriyye Nizamnâmesi ile ortadan kaldırılmıştır (Beşikçi, 2013: 216-218).
5 Redif, ihtiyat ya da yedek anlamına gelir. Yeniçeriliğin kaldırılıp Asâkir-i Mansûre-i Muhammediyye Ordusu’nun kurulmasından sonra, hem taşrada asayişi sağlamak hem de savaş zamanında düzenli orduyu desteklemek amacıyla terhis edilmiş askerlerden oluşan, tam adı Redîf-i Asâkir-i Mansûre olan Redif Teşkilâtı kurulmuştur. Bu teşkilât, Balkan Savaşları’ndaki başarısızlığı yüzünden, 14 Şubat 1913’te hazırlanan Teşkilât-ı Umûmiyye-i Askeriyye Nizamnâmesi ile ortadan kaldırılmıştır (Beşikçi, 2013: 216-218).
6 Tanzimat
Dönemi’nde Karaman eyâleti yerine Konya eyâleti denmiştir.
7 1842
yılınında, adlî bir birim olan kaza idarî bir birime dönüştürülerek yönetimi
seçilmiş bir müdüre bırakılmıştır. Müdürün başlıca görevleri; vergilerin
toplanmasını, halkın güvenliğini ve Tanzimat’ın getirdiği yeniliklerin
uygulanmasını sağlamaktır (Muşmal, 2005: 70-73).
KAYNAKLAR
Akandere, Osman. “Konya Vilâyeti
Salnamelerine Göre Beyşehir Kazası”. I.
Uluslararası Beyşehir ve Yöresi Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 11–13 Mayıs
2006, Konya, 594-603.
Beşikçi, Mehmet. “On
Yıllık Harp ve Topyekûn Seferberlik”. Osmanlı
Askerî Tarihi: Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri, 1792-1918. Ed. Gültekin
Yıldız. İstanbul: Timaş Yayınları, 2013, 205-226.
Bilge, Sadık Müfit. “Karaman
Eyâleti’nin Tarihî Coğrafyası ve İdarî Taksimatı (XV.-XVIII. Yüzyıllar)”.
İçinde: International Review of Turkish
Studies, Spring 2011, Volume: 1, Issue: 1, pages: 50-66.
Erdoğru, Mehmet Akif. 1466 Tarihli Akşehir Mufassal Defteri (metin
ve İnceleme). Ankara: Türk Tarih Kurumu, 2015.
Erdoğru, Mehmet
Akif. Osmanlı Yönetiminde Beyşehir Sancağı (1522-1584). İstanbul:
IQ Kültür Sanat Yayıncılık, 2006.
Erdoğru, Mehmet Akif.
“Karaman Vilâyetinin İdari Taksimatı’’. Journal
Of Ottoman Studies, XII. Ed. Halil İnalcık, N. Göyünç, H. Lowry, İ.
Erünsal. İstanbul, 1992, 425-430.
Karaca, Veli. Belgelerle
Yenişar. Isparta: Kardelen Sanat Yayınları, 2006.
Konyalı, İ. Hakkı. Âbideleri
ve Kitâbeleriyle Beyşehir Tarihi. Erzurum: A. Ü. Fen-Edebiyat Fakültesi
Yayını, 1991.
Muşmal, Hüseyin. “XVIII.
Yüzyılda Beyşehir Sancak Yönetimi ve Yöneticileri”. Prof.
Dr. Nejat Göyünç Hatıra Sayısı. Ed. Prof. Dr. Hasan Bahar. Konya: Selçuk
Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 2013, 365-392.
Muşmal, Hüseyin. XIX. Yüzyılın İlk Yarısında Beyşehir ve
Çevresinin Sosyal ve Ekonomik Yapısı (1790-1864). Yayımlanmamış Doktora
Tezi. Konya: Selçuk Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, 2005.
Şafakcı, Hamit. “Bozkır
Madeni Emaneti Kazalarının Yükümlülükleri (1776-1839)”. Tarihin Peşinde: Uluslararası Tarih ve Sosyal Araştırmalar Dergisi.
Yıl: 2017, Sayı: 17, Sayfa: 163‐191.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder